top of page
Merhaba! Ben Sermin.

8 Ocak 1997'de Antalya'da çiftçi bir ailenin kızı olarak  dünyaya geldim.

Hepimizin tanıdığı sebze yemeyen, beden eğitimi derslerinden kaçan,

aşırı yemek seçen çocuk bendim :)  Zayıf bir bebekliğim,

iri bir çocukluğum vardı (yada hep bu yaftalanmıştı, bilmiyorum.)

 

8 yaşımdayken annemin mide kelepçesi taktırması ve bu vesileyle 13 kez ameliyat olması "kilonun ne kadar da korkunç bir şey olduğunu" öğretmişti bana. Kilo ve diyetin benim için bir travma olacağı o günden belliydi :)

Bugün anlıyorum ki; 12.sınıfa kadar grafiker olmak isteyen ben, tamamen bilinçaltı süreçlerin etkisiyle

annem için diyetisyenlik, sonra da psikoloji okumuşum. Bu bir serzeniş değil. İyi ki okumuşum.

Çünkü biliyorum ki annem ve kendim gibi diyet kültüründen muzdarip onlarca, yüzlerce insana bugün

yardım edebilirim.

Sana biraz kendimi anlatmak istiyorum.

398486_375538369139782_1107676247_n.jpeg
Ekran Resmi 2021-11-10 15.24.18.png
Benim hikayem 2012 yılında başladı...

2012 yılına kadar "kilo verme isteğim" olsa da henüz yaş olarak küçük olmamın etkisi ile bu kararımı hiç hayata geçirememiştim. Fakat yine de ilk kez 11 yaşımdayken diyetisyene götürülmüş, zaten ergenlikten dolayı değişmekte olan bedenimi değiştirmem gerektiği öğütlenmişti. 15 yaşında biraz daha aklım başıma gelmeye başladığında tartıda kendimi  "Bu kiloyu vereceksin Sermin!" derken buldum. Aynı hafta, hiç zaman kaybetmeden bir spor salonuna üye oldum. Bir yıl boyunca kendi çabalarımla 8 kg verdim. Bir yılın sonunda bir uzmandan yardım alma kararı alarak diyetisyene başvurdum.

Haftada 3-4 gün cardio ve ağırlık antrenmanları içeren bir egzersiz planım vardı. Her pazar sabahı kimseler uyanmadan açık havada yürüyüşe çıkıyor, gideceğim yerlere yürüyerek gidiyor, asansör kullanmıyor, her hafta diyetisyenimle ve ek olarak psikoloğumla görüşüp sohbet ediyor ve bana uygun önerdikleri bilgilerden yararlanıyordum. 

Diyetisyenime çok teşekkür ederim çünkü beni yetersiz beslenme bataklığından o çıkartmıştı, kendisi hala ablam gibidir. Bana sağlıklı beslenmeyi 6 ay gibi kısa bir sürede öğretti. Toplam 1,5 yılın sonunda 18kg hafiflemiştim. Hem sağlıklı beslenme hem de egzersiz hayatımın vazgeçilmez birer parçası olmuştu. 

Önümde yenen tatlılardan, en sevdiğim yiyeceklerden, her pazar olan fast-food rutinimden, hatta uykumdan fedakarlık yaptım. Herkes yemek yerken ben yiyemediğim için yan odada sessizce ağladığımı hatırlıyorum :)

O zamanlar kilo verme hedefime çok fazla odaklanmıştım, çok disiplinliydim, mükemmelliyetçiydim, beslenmeme karışan çevreme (ve en çok da kendime) asla eyvallahım yoktu, "ilk diyetim" olmasının etkisiyle de buzdağının görünen yüzünde "diyet işe yaramıştı" ve sonucun verdiği hazzı hiçbir yiyeceğin veremeyeceğini düşünüyordum. Anlayacağınız beslenmem konusunda oldukça hassas davranıyordum.

Bu sürecin olumlu yönleri de oldu elbette;

o güne kadar ağzıma hiç sürmediğim sebzeler ile barıştım, egzersizi hayatıma kattım, sosyal ilişkilerim iyileşti, daha düzenli bir hayatım oldu, bu sayede okul notlarım iyileşti, yaşam kalitemin artmasını sağladı ve kendimle barıştığımı "sanmama" vesile oldu. Tüm bunlar yaşanırken henüz 15-17 yaş aralığındaydım :)

 

17897336452779943.jpg
18149567065118319.jpg
72569962_3111781775515414_71095944847399

2015 yılında Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazandım. Beslenme Diyetetik lisansımın 1. senesinde Instagram'da "Yeşil Tabak" ismini kullanmaya başladım. İlk kez 2016'da @yesiltabak olarak Instagram'da yer aldım. Halen aktif olarak paylaşımlarda bulunuyorum. 

Beslenme ve diyetetik lisansımın 2. senesi, 2017'de Yeşil Tabak, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından onaylanarak marka haline geldi. Aynı sene, Psikoloji çift anadal eğitimime başladım.

Yeşil Tabak'ın kurulma amacını ve hedeflerimi merak edersen; "Neden Yeşil Tabak?" sorusunu severek cevaplamak isterim :)

Üniversitemin ilk senesinde yeni şehre alışmaya çalışırken kilo aldım, ama öyle çok değil, az bir şey :) Fakat bir önceki diyet tecrübem bana büyük bir "başarı" ile geldiği için; ufak da olsa kilo almak benim için bu başarıyı kaybetmekten fazlası değildi.
(O yıllarda henüz bunun farkında olmasam da...)

Üniversitemin ilk senesi bittikten sonra kendimle savaşımı resmi olarak başlattım.
Kalori saymamama rağmen çok düşük kalorili beslenerek, bazı "süper" besinleri takıntılı şekilde tüketerek, bazı besinleri takıntılı şekilde tüketmeyerek, aşırı egzersiz yaparak ve bazen sosyal hayatımdan feragat ederek sağlığımı kaybettirecek bir kiloya düştüm. Reaktif hipoglisemi tanısı konmuştu. Aylık menstrual döngümü kaybetmiştim.
Ve en sonunda sıcak havada bayıldığımı hatırlıyorum. 

Sabah kapıma gelen gizemli kargo sabah n
17892487309446602.jpg
17888083163201230.jpg
İyisi de... Kötüsü de... Seni sen yapan

Kilo verme girişimim 2. kez sonuç vermişti, ne kadar da azimli ve fit olduğum ile ilgili olarak herkesten övgü yağmuruna tutuluyordum ve resmen ruhum okşanıyordu. Ama sağlığımı kaybettiğimi ancak bayıldığım zaman kavrayabilmiştim. Bilinçli olarak tükettiğim besinlerin miktarını arttırmaya başladım. Ruh halim o dönemler gerçekten de iyileşmeye başlamıştı. Menstrual döngüm geri gelmişti ve hipoglisemi yaşamıyor, her yemekten sonra el parmaklarım morarmıyordu. Ama hala
bu mutluluğumun pamuk ipliğine bağlı olduğunun farkında değildim.
Üniversitemin son senesinde okulda değildik, hastanelerde staj yapıyorduk. İstanbul'da eviniz çalıştığınız yere minimum 2 saat uzaklıktaysa beslenme düzeniniz de, egzersiz düzeniniz de ister istemez bozuluyor. Tabii ki benimki de bozuldu. Her egzersiz yapamayışımda ve her "yasak besin" tükettiğimde kilo aldığımı düşündüm.
(Gerçekten de 3-4 kg almıştım. Dünyam başıma yıkılıyordu her tartıya çıkışımda) Mezun olurken bedenimden hoşlanmıyor, acilen kilo vermem gerektiğini düşünüyordum. Tekrar...

 

Bir daha kilo verme girişimlerim hiç istediğim gibi sonuçlanmamaya başladı. Üstelik bu kez sadece bedenimle ilgili değil, mesleki yeterliliğimle ilgili de kaygılarım vardı. O sene online diyet danışmanlığı vermeye başlamıştım. Her yeni mezun diyetisyen gibi ben de tabii ki, geleneksel diyet yaklaşımı ile danışmanlık veriyordum. Okulda öğrendiğimiz "sağlıklı beslenme" ile danışanın istediği şekilde hızlıca kilo vermek mümkün değildi. Kilo veriyorlardı ama medyada gösterilen hızda kilo vermek için 1000 kalori altında, sağlığa hiç bir katkısı olmayan hatta zararı olan diyetler, detokslar vermem gerekiyordu. Çok şükür ki bu kötülüğü onlara hiç yapmadım.
Çok şükür ki ticari kaygılarım, hiç meslek etiğinin önüne geçmedi.
Ama verdikleri kilolar ne onları, ne de beni tatmin etmiyordu. O zaman bana başvuran danışanlarım, bugün bu yazdıklarımı okuyorsa umarım hala iyidirler. (Birkaçıyla daha sonra diyet dışı yaklaşımla da çalıştık:)

Benim kendimle ve mesleğimle olan savaşım bu şekilde sürüp giderken 2020 oldu :) Hep beraberce eve kitlendik :)

Pandemi sürecinde, aile evine döndüm.
Birnevi eski Sermin de geri döndü. Çok disiplinli şekilde egzersiz yapıyor, eskisi gibi yetersiz beslenmesem de dönemin popüler diyeti aralıklı oruç yapıyor ve kendime karşı esnemez katı kurallarıma sıkı sıkı bağlıydım.
Bir yandan da online olarak psikoloji lisansıma devam ediyordum.

Halam, ailemdeki sayılı küçük bedene sahip kadınlardan dersem yanlış söylemiş olmam sanırım. Bebekliğimden beri idoldür benim için. Pandemide aylarca aynı evde yaşamıştık ve bana çok farklı farkındalıklar kazandırmıştı.

17990474677349733.jpg

Yogaya başlamama vesile olması en büyük hediyesiydi bana. Dönüp baktığımda; diyet dışı yaklaşımla danışmanlık vermemin ilk adımını yogaya başladığım dönemde atmışım.
O sene; bedenimle işbirliği yapmak ne demek, bedenini dinlemek ne demek yıllar sonra ilk kez öğrenmiştim. Yoga ilk farkındalıkların tohumunu atmama yardımcı oldu ama tabii ki bedenimle barışmam için tek başına yetmedi. Diyet serüvenim bir süre daha devam etti.
Karantinada tekrar kilo verince, tekrar her şey yoluna girdi (sandım) :)


 

17950276564485786.jpg

2020'nin son aylarında 1 senelik taze bir diyetisyen ve birkaç aylık mezun psikolog olarak ilk işime girdim. Antalya'da hatrı sayılır bir otelde diyetisyen olarak çalışmaya başladım. Ancak işe kabul edildiğimde otel henüz tadilat aşamasındaydı ve danışan bakmıyordum.
Otelin içerisinde yer alacak olan vegan restoran için menü planlamaya ve tarif üretimine yardım ediyordum. Bu işten gerçekten de keyif alıyordum :)
O dönemde vegan beslenme kararı aldım. 2021 itibariyle vegan beslenmeye başladım.
Çalıştığım otelin vegan restoranı haricinde bir de detoks kısmı olacaktı. Detoks programları, sıvı beslenme programları uygulanacaktı ve bunun sorumlusu ben olacaktım. Benim otelde çalıştığım dönem boyunca detoks katının tadilatı hiç bitmedi. (Bundan asla şikayetçi değilim.  

Çünkü o dönemler gerçekten köşeye sıkışmış hissediyordum, detoks diyetlerinin zararlarını biliyordum,
bu etik kuralı nasıl ezip geçeceğimi düşünerek kendimi yiyordum ve bunu müdürlerime çaktırmamaya çalışıyordum. Kimse beni otelde zorla tutmuyordu ve istersem ayrılma şansına sahiptim. Ama günümüz Türkiye'sinde iş bulup işten ayrılmanın şımarıklık olarak algılanmasından çekiniyordum.)

Ben böyle kendimle çelişirken hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim bir şey oldu. Halam ile bir güzellik merkezine gittiğimiz bir gün (hayatımda ilk kez güzellik merkezine gitmiştim) oradaki görevli kadın, bedenimi sözel olarak taciz etti. Bacaklarım da biraz kalındı. Mesleğimi kendi üzerimde de uygulasam iyi olurdu. Ne biçim diyetisyendim ben. (!)
Dumura uğradım. Hiçbir şey diyemedim.
Eve döndüm. İlk yeme atağımı o gün geçirdim.
Kontrolsüzce, yediğimin tadını almayarak, yemek yememi durduramayacağımı hissederek, normalde yiyemeyeceğim kadar çok şey yedim. Kadına çok öfkeliydim. Orada ağzımdan dökülemeyen kelimeleri, beynimde tekrar edip duruyordum. Orada aklıma gelmeyen yüzlerce cevap, şimdi aklıma geliyordu. Geldikçe öfkeleniyor, yiyordum.
Bugün o kadına bu yaptığı için teşekkür etmiyorum. Ama bu olay sayesinde kendimle olan ilişkimi en baştan sorgulayacağım bir döneme girdim. Diyet dönemini, bu olay kapattı. Yeni bir sayfa açmamı sağladı.

O günden sonra yeme ataklarım sıklaştıkça sıklaştı. Ve bu beni sezgisel yeme ile tanıştırdı.
Yukarıda anlattığım annemle, halamla ve kendimle ilgili olan tüm farkındalıklarım ve daha fazlası sayesinde bedenimle ilişkimin neden/nasıl bozulduğunu fark ettim. Bir süre online diyet çalışmalarımı tamamen durdurdum. Aynı dönemde otelde sınır ihlallerine maruz kalmaya başlayınca ve detoks listesi veremeyeceğimden emin olunca oteldeki işimden de ayrıldım. Kısıtlamalar o dönemde bana hiç iyi gelmediği için 6 ay sonunda vegan beslenmeyi bıraktım. Başlangıçta vegan beslenmeyi bırakmaktan da çok korktum. Çünkü yüzlerce vegan takipçim vardı ve linçleneceğimden emindim. Öyle de oldu.
Ama o dönemde tek önceliğim kendimdim.
(Not: Vegan beslenme ve sezgisel yeme beraber yürütülebilir. Veganizme karşı değilim. Fakat bozulmuş yeme davranışından arınmak, bu kısıtlamalar eşliğinde pek kolay olmayacaktır.) 

 

81921430_3302372749789648_4367328282232750080_n.jpg

Yavaşladım ve tamamen kendi üzerimde çalışmaya başladım.
Yardım da aldım. Diyet düşüncelerimi fark etmek, onları sağlıklı düşüncelere çevirmek, egzersizi bedenimi değiştirmek için değil de bedenimi onurlandırmak için hayatıma dahil etmek ve bunu yaparak nasıl mesleğimi icra edebilirim diye araştırarak geçirdim birkaç ayımı.
2-3 ay içerisinde "online diyet dışı danışmanlık" sistemimi oturttum ve 2021'in Kasım ayından itibaren bu yolla hizmet veriyorum.
Diyet kültürünün 15, hatta 8 yaşımdan beri bende açtığı yaraları sarmak tabii ki 2-3 ay içinde gerçekleşmedi.
Bugün 22 Temmuz 2022, 25 yaşındayım. Daha yeni yeni idrak ediyorum; bedenimden memnun olmam veya sağlıklı olmam için zayıf olmam gerekmediğini. Ama her farkındalık, işimi biraz daha kolaylaştırmaya devam etti, ediyor :) 
Her danışanımda biraz daha kendimi gördüm. Ben onları sardım, onlar beni sardı. Yol güzel. Hala yoldayım :)

32 diş, 23 yaş😬_08.01.97💚_._._._._._._._._._.jpe

Şu sol tarafta gördüğün küçük kız çocuğunun kendi bedeninden koparılmasına bugün hala öfkeliyim. Kadının, kadına yaptığı sözel şiddete öfkeliyim.
Diyet medyası tarafından bedenlerimize düşman edilmemize öfkeliyim.
Tok olmanın hata, acıkmanın iradesizlik olduğunu düşündüren diyet zihniyetine öfkeliyim. Beni benden ve seni senden uzaklaştıran diyet kültürüne öfkeliyim.

Aşırı zayıfladığım dönem için, bayıldığım için, yemek yememek uğruna kendimi odaya kitleyip ağladığım için, yeme atağı geçirdiğim için, kilo aldığım için, detoks departmanında kendimle çeliştiğim için, güzellik salonundaki kadına cevap veremediğim için, kısacası hiçbir şey için pişman değilim.
Bazen kötü görünen olaylar, toksik insanlar, negatif duygular sana bir şey öğretmek için gelirler başına.

Diyet dışı yaklaşım ile kendime yardım ettiğim gibi, sana da yardım etmek isterim.
Tesadüflere inanmam; eğer buraya kadar geldiysen hoşgeldin :)

Bilgi almak istersen beklerim.


Sevgiler, Sermin.

d86bd300-deaf-4ee1-8a5c-37302e7095a4.jpg
18159874084016099.jpg
Özlenen günlerden bir #tbt 💚 Kimler özl
82561961_3302372489789674_91618105612042
  • instagram
  • Siyah Facebook Simge
  • Siyah Google+ Simge
bottom of page